25 Eylül 2016 Pazar

Kitap Yorumu : İlker Özmestçi / Bittin Oğlum Sen

Uzun bir aradan sonra yeniden merhabalar herkese :)

     Tatilin bitip okulların açılmasıyla birlikte biz öğrencilerde yoğun bir tempoya girdik. Kendimde dahil bütün öğrencilere başarılı eğlenceli sağlıklı bir dönem diliyorum. Tatilde biraz kendime zaman ayırdım, çokça dinlendim çünkü bu yıl benim sınav senem, bende #2017tayfa danım:) Bol ders çalışmalı, yoğun ve yorucu bir yıl beni bekliyor. Yaz tatilinde çok aktif olamamamın nedeni ders çalışmam ve bahar aylarında girdiğim reading slumptan tam anlamıyla çıkamamamdı diyebiliriz. Yıl içinde de aktif olmaya çalışacağım ama okulum ve etüt merkezim çok yoğun olduğu için ne aralıklar ile yorum girerim, kitap okumaya ne kadar zaman bulurum bilemiyorum.

     Şimdi gelelim benim reading slumptan çıkmama yardım eden kitaba. Bir akşam instasnap storieste bir bookstagramın paylaşımlarında denk gelmiştim İlker Özmestçi'nin Bittin Oğlum Sen kitabına. Kitaptan paylaşılan parçalar aklımdaki soruların bazılarını cevaplıyor gibiydi. Ertesi gün hemen bir kitabevine gidip kitabı satın aldım, kitabevindeki son kitap olduğu için kapağındaki küçük hasara bakmadım bile (Normalde çok dikkat ederim).

     İlker Özmestçi bu kitabında kadın-erkek ilişkilerinden bahsediyor. İlişkilerimizde nerede hata yapıyoruz, nasıl davranmalıyız, bir erkek kadına nasıl bakar, kadın erkeğe ne amaçla yaklaşır, ilk adımı kim atmalı, bir ilişki ne zaman başlar ne zaman biter, Bittin Oğlum Sen biz kadınların kafasındaki soruları küçük ipuçlarıyla ve esprili diliyle teker teker cevaplıyor. Küçük bir benzetmeyle aşk oyunlarına birer savaş dersek, İlker Özmestçi bu savaşta erkekler tarafındaki casusu oynuyor :)  Bittin Oğlum Sen okurken eğleneceğiniz, içinde kendinizi bulacağınız, bazı noktalarda bol bol düşünüp sorgulayacağınız bir kitap :) Sizde ilişkilerimde nerede hata yapıyorum sorusuna cevap bulamıyorsanız bu kitaba bir göz atın derim.

     Sizlere keyifli keyifli okumalar, banada bol bol çalışmalar. Yeniden görüşünceye dek kendinize iyi bakın, hoşça kalın...

''Her tanışma bir acaba, her ilişki bir macera, her aşk bir roman, her ayrılık da bir şiirdir. Zaten her kadının kalbi basılmamış bir roman değil mi? Yaşanacak ve yazacak anlarınız olsun...
Birisiyle yaşlanın, birisi yüzünden değil...''

22 Haziran 2016 Çarşamba

Kitap Yorumu : Meral Kır / Yolum Aşka Düştü

Merhabalar herkese :)
Cuma günü karnelerin dağıtılmasının ardından biz öğrencilerin tatili de başlamış oldu. Umarım bol okumalı, dinlenmeli, kendimize zaman ayırmalı bir tatil olur. Ben iki yıldır olduğu gibi yaz tatiline hızlı okuyabileceğim sürükleyici bir kitapla başlama kararı aldım. Bunun için kalemine hayran olduğum ve geçtiğimiz günlerde yeni kitabı çıkan Meral Kır'ın üçüncü kitabı olan Yolum Aşka Düştü kitabını seçtim. 

Yolum Aşka Düştü, Sena Tekin'in 5 yaşından beri komşu villadaki Sancaktarların küçük oğlu Ahmet Sancaktar'a olan karşılıksız aşkını anlatıyor. Her şeyin normal geçtiği bir günün sonunda Sena eve gelip televizyonu açtığında çok sevdiği, derslerinde yardım ettiği öğrencisi Efe'nin dün gece Sena'nın evinin iki üç sokak altında öldürüldüğünü öğrenir ve öyledir ki Efe en son Sena'nın evinden çıkmış bu da Sena'yı bir anda cinayetin bir numaralı şüphelisi yapmıştır. Sena polise gidip bildiklerini anlatmaya karar verir ve yanında birisinin olmasını ister aklına ilk Asya gelir, hemen Asya'yı arar ama telefonu Asya'nın ağabeyi Ahmet Sancaktar açar. Sonra mı ? Olaylar olaylar... Meral Kır diğer kitapları gibi yine harika bir polisiye aşk yazmış, sabahlara kadar elimden düşüremediğim bir kitap oldu. 

Her kitabın sonunda olduğu gibi Sancaktarlar Serisinin #4 ve yeni kitabı Aşkın Kokusunu Aldım'ı okumak ve Serra Sancaktar ile Barış Dağlı'nın aşkında kaybolmak için sabırsızlanıyorum. Bol okumalı dinlenmeli tatillerimiz olsun. Elinizden kitabınız eksik olmasın, keyifli okumalar.

3 Haziran 2016 Cuma

NURSİBOOKS 1 YAŞINDA


       Geçen yıl bu zamanlar yine sınav haftasında sınav kağıdını erken verdiğim bir anda aklıma düştü bu fikir. ''Neden bir blog açmıyorum?'' dedim. Bu fikir burada bir dursun şu sınavlar bitsin düşünürüz dediğimde düşünmenin gereksiz olduğunu artık kitaplarımla bu aleme girmenin zamanı geldiğini çok sonra fark ettim. Neden bir bookstagram değilde blog açtığım konusunu ben bile bilmiyorum. O zamanlar instagramda fotoğrafların altına uzun yazı yazmayı çok sevmediğimden belki de. Ve bir yıla dönüp baktığımda iyiki diyorum iyiki NURSİBOOKS'u açmışım. İyiki biraz daha zaman kaybetmeden bu dünyaya katılmışım. Bir yıl içinde birbirinden güzel insanlarla tanıştım en çokta o yüzden iyiki diyorum iyiki bu blog vesilesiyle o güzel insanları tanımışım. Yıllar geçtikçe çoğalarak birbirinden güzel yazı ve yorumlar ile devam etmek dileğiyle. Nice kitap dolu bol okumalı yıllarımız olsun.

31 Mayıs 2016 Salı

Kitap Yorumu : Seda Şener / İnsanlar İkiye Ayrılır: Ben ve Diğerleri

Merhabalar herkese
      Bu ay bayağı bir yoğundum o yüzden ne kitap okumaya ne de yeni yorum girmeye zamanım oldu. Geçen hafta okulumuzda TÜBİTAK Bilim Fuarı vardı, ondan önceki hafta sınavlarımızın bir kısmı bu hafta da geri kalanı. Ama haziranda bol bol bir arada olacağız inşallah. 


    
      Bu gün konuğumuz Carpe Diem Kitabın biz okul temsilcilerine Nisan kitabı olarak gönderdiği İnsanlar İkiye Ayrılır: Ben ve Diğerleri ve Adı Yok Dergisi Bahar'2016 sayısı. Ben ve Diğerleri insanlar arasında kendini yalnız hisseden, yeni okulunda yeni bir arkadaş çevresi edinmeye çalışırken kendisi olmayı bırakan ve bundan rahatsız olan Ada'nın yeniden kendisi olarak nasıl saygınlık kazanmaya başladığını anlatıyor. Kısa, okuması kolay, tam reading slumptan kurtulmalık ve eğlenceli bir kitap. 
  
      ''Zaten bir yıl kadar sonra kasetler tedavülden kalktı. Yerine CD'ler geldi. Sonra onlar da gitti, yerini MP3 çalarlar aldı. Şimdi onlar da tarih oldu, akıllı telefonlar her işi görüyor.
      Ben de modası hiç geçmeyen bir eylem olarak yazmayı keşfettim. Ama her şeyin bir sonu var işte... Tıpkı şu an olduğu gibi... Bitti.''

      Adı Yok Dergisi Bahar'2016 sayısında Carpe Diem Kitabın Pazarlama Yönetmeni güzel ablamız Anıl Güvel ile yapılmış bir röportaj var. Carpe Diem'in nasıl doğduğundan ve birazda kendisinden bahsetmiş. Çok eğlenceli bir röportaj olmuş. Adı Yok'a sizde Alayköşkü Cad. No:5 Cağaloğlu/İstanbul adresinden mektup yazabilir veya adiyok@carpediemkitap.com adresine mail atabilirsiniz. 

      Yeniden görüşünceye dek kendinize iyi bakın, hoşça kalın. Elinizden kitabınız eksik olmasın. Keyifli okumalar...

18 Mayıs 2016 Çarşamba

Kitap Yorumu : Daniel Palmer / Görme Duyma Konuşma

Merhabalar herkese
     Uzun bir aradan sonra yeniden buradayım. Mayıs ayı benim için biraz yoğun geçiyor. Haftaya okulumuzda TÜBİTAK Bilim Fuarı var, projemizi bitirip raporlamaya çalışıyoruz. Bir de son sınavlar başladı anlayacağınız kitap okumaya zor zaman buluyorum.

     Benim için mayıs ayının ilk kitabı Koridor Yayınlarından Görme Duyma Konuşma oldu. Görme Duyma Konuşma, bize gönderilen bültende de söylendiği gibi harika bir polisiye. Baş kahramanımız John Bodine, aşık olduğu kadın ile evli, mutlu bir adam ta ki bir gece Ruby'nin ayağının altındaki yarayı fark edene kadar... Ruby kanserdir ve kemoterapi alması gerekir. Ama sigorta şirketi Ruby'nin ilacını karşılamaz. İlacını karşılayan sigorta şirketinin ücreti de gelirlerinin üstündedir. John yöneticisi olduğu sanal oyundan o sigorta şirketine üye olan bir oyuncu seçer ve Rubyle birlikte onun ve eşinin kimliğini kullanmaya başlarlar. Artık onlar Elliot ve Tanya Uretskytirler. Ruby tedaviye başlamıştır ve her şey çok güzel gidiyordur bir gün o telefon gelene kadar. Telefondaki ses onlar ile bir suç oyunu oynamayı istiyordu. İşte buradan sonra soluksuz okunacak aksiyonu eksik olmayan bir kitap. Kitap bittiğinde yaşananlara ve olayın sonucuna bir süre inanamamıştım. Sizde polisiyelere bayılıyorsanız vakit kaybetmeden okumaya başlayın derim. Nefesinizi kesecek bir psikolojik gerilime hazır olun.


     Umarım arayı fazla açmadan yeniden yazabilirim. Yeniden görüşünceye kadar elinizden kitabınızla eksik olmasın. Keyifli okumalar, keyifli akşamlar.

27 Nisan 2016 Çarşamba

Şiir Günlükleri #2 / Attilâ İlhan-Böyle Bir Sevmek

Merhabalar herkese
       Ben bu yazıyı yazarken ülkemizde yine çok kötü, çok acı olaylar yaşanıyor. Bursadaki patlamada yaralananlara acil şifalar diliyorum. Ülkemize çok büyük geçmiş olsun, lütfen artık bu son olsun.

       Geçen ay da söylediğim gibi artık her ay blogda bir şiir kitabı konuk edeceğim. Şiir günlüklerinde ikinci konuğumuz yani Nisan ayı kitabımız Attilâ İlhan'dan Böyle Bir Sevmek.


       Kitaptaki şiirlerin hemen hemen hepsi Attilâ İlhan'ın Ankara'da yazdığı şiirlerdir. Genelde toplumsal ve siyasal konuların yanında bireysel konularda işlenmiş, bir duygu üzerinde durulmamış her duyguya olabildiğince yer verilmiş. Attilâ İlhan bu kitabında söyleyiş ve içerik yönünden farklı havalar yakalamıştır. Kitabın sonundaki yaklaşık 60 sayfalık ekler bölümünde şair açıklamalarda bulunarak şiirler hakkında bilinçlenmemizi sağlamıştır. 

       Son bir şiir ile veda etmeden önce fikrinizi almak istiyorum, Mayıs ayı Şiir Günlükleri konuğu seçiminde kararsız kaldım. Sabahattin Ali-Bütün Şiirleri'ni veya Cemal Süreya-100 Aşk Şiiri'ni okuyup sizlere tanıtmayı düşünüyorum. Siz hangisini istersiniz? Yorum bıkırsanız sevinirim.

BÖYLE BİR SEVMEK


Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular 
Bıraksam korkudan gözleri sislenir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir

Hayır sanmayın ki beni unuttular
Hala arasıra mektupları gelir
Gerçek değildiler birer unuttular
Eski bir şarkı belki bir şiir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir

 Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kim bilir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir

       Bir daha görüşünceye dek kendinize iyi bakın hoşça kalın. Keyifli akşamlar, keyifli okumalar.


19 Nisan 2016 Salı

Kitap Yorumu : Adem Dönmez / Ver Bana Düşlerimi

Merhabalar herkese,
      Ben uzun bir aradan sonra sınavlarımı bitirdim ve geri geldim. Nasılsın derseniz bu aralar reading slump denen illetten pek bir muzdaripim :( Baharın beraberinde getirdiği bir durum sanırım. Tam kitap okuyacak zaman buluyorum haydi kitabımı alıp okuyayım diyorum bir bakmışım oyalanacak başka bir iş buluvermişim. Ki çok merak ederek aldığım kitap bile 10 gündür elimde çantamda bir oraya bir buraya sürüklenirken perişan oldu.

      Geçen haftalarda okul temsilcisi olduğum Carpediem Kitaptan Adem Dönmez'in yazdığı Ver Bana Düşlerimi yi bitirdim. Kitabın kapağında vuruldum. Carpediem Kitap kapak tasarımları için bizim fikirlerimize de çok önem veriyor bunun için yayınevine ve tatlı ablamız Anıl Güvel'e çoook teşekkür ediyorum. Konusunda kitabın kapağı kadar merak uyandırıcıydı. Olaylar İstanbul'da gerçekleşiyor. İnsanların hiç tanımadığı insanların hayatlarına dokunabileceğini gösteriyor bizlere. Farklı şartlarda hiç alakası olmayan insanlar bir bakmışsınız birbirlerinin hayatlarına girivermişler. Olaylar yaşayanların ağızlarından anlatılıyor yani çoklu anlatım var. Sonu kolay tahmin edilebilebilir bir kitap yani beyninizi yormayacak bir kitap istiyorsanız bir göz atın derim.


      Ben hazır vakit bulmuşken, kendime oyalanacak başka bir iş bulmadan kitabımı okumaya gideyim. Size reading slumpsız günler keyifli okumalar. Elinizden kitabınız eksik olmasın. Yeniden görüşünceye kadar kendinize iyi bakın, hoşça kalın.

22 Mart 2016 Salı

Kitap Yorumu : Gayle Forman / Senden Geriye Kalan

Merhabalar herkese,

     Bu aralar çok sık buluşuyoruz. Haftaya çarşamba sınavlarım başlayacak o zaman giremeyeceğim iki haftanın acısını şimdiden çıkarıyorum diyelim.

     Bugünki konuğumuz Pegasus Yayınlarında Senden Geriye Kalan. Yazarı Gayle Forman aynı zamandan çok sevilen Eğer Yaşarsam ve Sen Gittiğinde romanlarınında yazarı. Senden Geriye Kalan yazarın okuduğum ilk kitabı yani benim başlangıcın diyebiliriz. Gerek olay akışı gerek konu olsun ben beğendim.

     Hikayenin konusuna gelecek olursak Cody ve Meg küçük bir kasabada büyüyen iki çocukluk arkadaşı, ben kitabın arkasını okumadan okumaya başladığım için ilk 20 sayfa Cody'nin kız mı erkek mi olduğunu ve arkadaş mı sevgili mi olduklarını çözememiştim. Cody, ailesini ailesi ve kendisini kardeşi yerine koyduğu Meg'in en iyi arkadaşı olduğunu ve birbirlerinin her şeylerini bildiklerini zanneder ta ki Meg üniversite okumak için şehir dışına gidene kadar. Cody yaşadığı kasabanın kütüphanesinde Meg'den bir e-posta alır. E-postada Meg'in hayatına son vermeye karar verdiği ve bundan kimsenin sorumlu olmadığı yazmaktadır. E-posta ailesinin ve Cody'nin eline ulaştığında Meg çoktan bir otel odasında hayatına son vermiştir. Cody arkadaşının neden ona ufakta olsa bir sinyal vermediğini, neden onunla dertleşmediğini sorgulamaya başlar. Meg'in ailesinin isteği üzerine Meg'in eşyalarını toplamak için Meg'in kaldığı öğrenci evine gider. Orada bulacağı ipuçları eline vicdan azabını dindirecek bir sonuç verecek midir?



     Sizde Meg'in bilinmeyenlerini ve Cody'nin en yakın arkadaşı Meg'in arkasından yaşadıklarını merak ediyorsanız Cody ve Meg'in hikayesine, Senden Geriye Kalan'a buyurun. 

     Kitap için Pegasus ailesine çok teşekkür ederim. Böyle güzel hikayelerde yeniden buluşuncaya dek elinizden kitabınız yanında mis kokan kahveniz eksik olmasın kendinize iyi bakın, hoşça kalın.

21 Mart 2016 Pazartesi

Şiir Günlükleri#1 / Özdemir Asaf-Dokuza Kadar On

Baharın ilk gününden merhabalar herkese,

    Umarım pazartesiniz sendromsuz geçiyordu. Bugün 21 Mart ekinoks olduğu gibi genellikle romanların gölgesinde kalan ama bir kelimeyle bin duygu uyandıran acının hüznün özlemin bazende coşkunun sevincin kelimelerle vücut bulmuş hali şiirlerin günü. Bütün şiir severlerin Dünya Şiir Günü kutlu mutlu olsun. Bende bugün vesilesiyle uzun zamandır düşündüğüm blogumda şiir kitaplarına da yer vermeye başlıyorum. Bu aydan itibaren her ay en az bir şiir kitabını burada misafir edeceğiz. Belki onların yanında kısa süre önce yazmaya başladığım kendi şiirlerimle de sizlere sürprizler yapabilirim.

    Bu ayın ve şiir günlüklerinin ilk konuğu Özdemir Asaf'tan Dokuza Kadar On. Özdemir Asaf şiirlerinin amacın kelimelerin çağrışım zenginliğini kullanarak dünyayı kavramak ve algılamaktır. Dokuza Kadar On'u okurken de bunu sık sık fark edeceksinizdir. Yaklaşık on kelimeyle ağzınızı açık bırakacak şiirler sık sık çıkacak karşınıza.

    Vedalaşmadan önce birazda bu güzel şiirlerden alıntılar yapalım değil mi?

“KONAK
Sen gelirken ağlamıştın,
Orası için.
Bil, gidersen de ağlayacaksın,
Burası için..”

“DUVARA ASTIĞIM
Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş,
Sersem.
Ben seni beklerken ölmek ki..
Beklersem.”

    Umarım fikrimi beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum. Elinizde kitabınızla doğanın uyanışının, güzel çiçeklerin, miss gibi havanın tadını çıkarın. Yeniden görüşündeydi dek kendinize iyi bakın, hoşça kalın.

19 Mart 2016 Cumartesi

Bursa TÜYAP Kitap Fuarına Gidememe Nedenim ve Alışveriş Listem

Başımız sağolsun, 

Dün bu yazıyı planlarken güzel cumartesiden merhabalar herkese diye açmayı düşünüyordum ama bu sabah İstanbul'dan gelen haber ile cumartesinin güzelliği kalmadı. İstanbul'da ölenlere allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar, ailelerine sabır diliyorum.

Geçtiğimiz hafta sonu bu sıralar düşünüyordum acaba TÜYAP Alışveriş Listemi ne zaman yayımlasam diye, nereden bilebilirdim 5 aydır hayalini kurduğum aylar öncesinden hangi kitapları alacağımı düşünmeye başladığım fuara gidemeyeceğimi ve bu yazıyı whatsapptan gelen dışarıya çıkmayın, avmler boşaltılıyor mesajları arasında yazacağımı.

İlk önce neden gitmediğimden başlayalım :
Salı günü ne olursa olsun gideceğim öleceksem de üç beş kitap uğruna öleyim diyordum ama akşam haber bültenlerini izledikten sonra bu kararımı değiştirmek zorunda kaldım. Bana bir şey olursa anneme babama o acıyı yaşatamaz, benimle birlikte abiminde canını tehlikeye atamazdım. Ecel geldiyse tabi ki en güvenli yerde bile engelleyemeyiz ama annemin aklında keşke göndermeseydim pişmanlığı kalmasın istedim. Fuar planım aylar öncesinden 19 Mart Cumartesi sabah giderim bir gece abimde kalırım beraber gezeriz 20 Mart Pazar akşamüstü dönerim şeklindeydi. Son yaşanan olaylardan ve kalabalık yerlerde bulunmayın uyarılarından sonra hafta içi yoğunluk çok olmaz hafta içi bir gün giderim diye düşünmüştüm ama hafta içi abimin hastahane stajı olduğu için bu yılki fuar planımı iptal etmek zorunda kaldım.

Fuar listeme gelecek olursak ben uzun süredir almayı düşündüğüm ama diğer kitaplar yüzünden okuoku.com dan yaptığım alışverişte sepet dışında kalan kitaplardan oluşturdum.Ve kitap alışverişlerimde romanlardan şiir kitaplarına sıra gelmediği için şiir kitaplarına öncelik verdim. Kesinlikle alacağım kitapların yayın-evlerinin yanına da resimde göreceğiniz gibi küçük yıldızlar koydum. 


TÜYAP'a gitme şansı olanlar gidip mis kokulu kitapların arasında kaybolun, fuarın tadını bizim yerimize de doya doya çıkarın umarım kazasız belasız güzel bir fuar geçirirsiniz. 

Ve biz bu yıl fuar planlarını ertelemek zorunda kalan kitap kurtlarının da umarım ileride barış dolu nice güzel fuar maceraları olur.

Karanlık günlerin bir an önce son bulması aydınlık, barış ve umut dolu güzel günlerin gelmesi dileğiyle...

15 Mart 2016 Salı

Başımız Sağolsun

     Ülkemizin başkentinde bombalar patlıyor. Evimizin yatak odasına girip bizden gençlerimizi çocuklarımızı insanlarımızı geleceğimizi çalıyorlar, bir defa da değil üç defa. Ama biz buna sesimizi çıkartamıyoruz, bizi koruyamayanlar hala devletimizin başında koltuklarındalar. Ne denir, hiç bilmiyorum. 

    Sadece korkuyorum, geleceğimden geleceğimizden. Bütün kanallarda, haber sitelerinde kalabalık yerlerden uzak durun 20 Martta da saldırı olabilir diye haber yapılırken 5 aydır hayalini kurduğum hafta sonu gideceğim TÜYAP Bursa Kitap Fuarı'nda, en masum en gerekli belki şuanda en çok ihtiyacımız olan kitapların arasında bombalı bir saldırıya kurban gitmekten, belkide televizyonda bu yazıyla haberlerimin çıkmasından, x kanalındaki haber bülteninde gözü yaşlı annemin olmasından korkuyorum. 

    Sinir oluyorum, elimizden baş sağlığı dilemekten başka bir şey gelmemesine sinir oluyorum. Başımız sağolsun, ülkemiz için bu son olsun. Karanlık günlerin bir an önce bitip aydınlık barış dolu günlerin bir an önce gelmesi dileğiyle...

6 Mart 2016 Pazar

Kitap Yorumu: Ömer Sevinçgül / Sensiz Ama Seninle

Şimdiden sendromsuz güzel haftalar herkese :)

Tam doğum günümde gelen bir kargonun içinden çıkan tatlış mı tatlış bir kitapla sizlerleyim bu hafta. Bildiğiniz gibi okul temsilcisi olduğum Carpediem Kitap tan Sensiz Ama Seninle'yi okudum.

Kitapta Ömer Sevinçgül kendisi gibi yazar bir adamın üniversitedeki aşkını ve yazarlık serüvenini konu alıyor. Baş karakterimiz Selma evde otururken hiç bilmediği bir yayınevinden bir kargo gelir ve paketin içinden bir defter çıkar, defteri okumaya başlar ve yazanlara inanamaz. Baş döndürücü, 'Vay be! Böyle adamlarda varmış.' diyeceğiniz bir aşk hikayesi sizleri bekliyor.


Ve sonunda şunu anlarsın: İnsan bir oyuncudur dünya sahnesinde.
Beden, sadece kostümdür. Meslekler, oyundaki rolleridir. Oyuncunun kalitesini belirleyen rolü oynama biçimidir. 
Söz gelişi, 'sıvacı' rolüyle de iyi bir oyuncu olmak mümkündür. Roller mezara kadardır.
Kabir kapısında sahne ışıkları söner. Geriye günahların ve sevaplarınla sadece sen kalırsın.

Bu arada biz Carpediem Okul Temsilcileri olarak #carpediemheryerde hashtagi ile bir etkinlik başlattık. Sizde parkta, okulda, vapurda kısacası her yerde çektiğin fotoğrafları 15 Mart saat 15:00 a kadar #carpediemheryerde hashtagi ile instagramda paylaşarak etkinliğimize katılabilir sürpriz hediyelerden birini kazanabilirsin. Fotoğraflarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz :)

25 Şubat 2016 Perşembe

İyiki Ben Olmuşum

       Tam 17 yıl önce yine bir cuma sabah 9 da derin uykumdan uyandırılmışım. Doktor amca günaydın demiş bana bak burası dünya, mutlu yaşa. Yaşıyorum bu dünyadaki dolu dolu 17. yılımı devirirken önümde mutlu olunacak ve ders alınacak bir sürü tecrübeyle. Bu yazıyı üç yıl önce babamın bana söylediği bir söz üzerine yazacaktım nerelere geldik :)


Şurayada 17 yıl öncesinden küçük Nursena 
     Üç yıl önce ilk defa doğum günümde kitap istediğimde babam ''Kızlar altın, gümüş ister bizimki kitap istiyor.''demişti. Ve o gün ben, benim en değerli hazinemin, en büyük servetimin, altınımın, gümüşümün kitaplar olduğuna karar verdim. İnsanın yaş ile olgunlaşmadığını okuyarak farklı fikirleri görerek olgunlaştığını anladım. Kitap okumak için boş zaman kollamayacağıma kendim zaman yaratacağıma kendime söz verdim.

     Dünyadaki 17.yılımda kötü şeylerin yanında çok güzel kararlar aldım, hayallerimi gerçekleştirdim. En önemlisi bu blogu açıp kitap okumanın ötesine gittim okuduklarımı yaşattım. Bu yılki iyikilerimin başına nursibooks.blogspot.com u altın harflerle yazdım.

     Ve şimdi diyorum ki iyiki bundan 17 yıl önce bir cuma sabahı doğmuşum annemin hiç kıyamadığı, babamın kitap istediğinde (sadece kitap değil her konuda) kıramadığı kızı olmuşum. İyiki kitapları dost bilmiş, kitaplar yanında birbirinden kıymetli her zaman yanımda olan bana dost değil kardeş olan insanlar biriktirmişim. İyiki iyiki iyiki doğmuş, ben olmuşum.

     Seneye ne oluruz sağlıkla bir 26 Şubat'a daha gelir miyiz, sınav stresinden doğum günümü kutlamaya zaman bulabilir miyim;
bilinmez. 

    Bol kitaplı, çok iyikili, hiç keşkesiz, sağlıklı, mutlu sonlu nice beraber yıllarımız olsun.

19 Şubat 2016 Cuma

Kitap Yorumu: Pepper Winters / Tess'in Gözyaşları

Ülkemizin kara günler geçirdiği bu zamanlarda barış dolu yarınlar herkese.

Şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Ben bu hafta Arkadya Bitter Yayınlarının Ekim 2015'te yayınladığı Karanlık Serisinin ilk kitabı Tess'in Gözyaşlarını okudum. 

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum bir önceki kitapları Tutku Oyunlarında kapak yazısının okurken silinmesi konusundaki şikayetimizi yayınevine bildirmiştik ve bize grafikerlerinin bu konu hakkında çözüm ürettikleri konusunda dönüş yapmışlardı. Ve Tess'in Gözyaşları gerek kitaplığımda gerek okurken böyle bir sorun yaratmadı. Şikayetimizi dikkate alarak bize kısa sürede dönüş yaptıkları için Arkadya Bitter Ailesine çok teşekkür ediyorum.

Kitaba gelecek olursak, Tess Snow 20li yaşlarının başlarında ailevi sorunlar yaşayan erkek arkadaşı Brax'e aşık bir genç kadın. Q Mercer ise hastalıklı ruhunu yaralanmış, kırılmış kadınların yaralarını sararak bastırmaya çalışan, aile şirketini büyüterek devam ettiren bir iş adamı. Tess Snow erkek arkadaşı Brax ile gittiği Meksika tatilinde esir ticareti yapan bir çete tarafından kaçırılmış ve Q Mercer'e rüşvet olarak hediye edilmiştir.



Kitapta verilmek istenen mesaj çok çok güzel ve anlatımı çok akıcı ancak çok fazla cinsellik ve şiddet içeriyor. Hatta benimle beraber okumaya başlayan arkadaşım 200 sayfayı göremeden bırakmak zorunda kaldı. Fifty Shades of Grey'i (Grinin Elli Tonu) okuyanlar onun 3-5 katı olduğunu söylüyorlar. ( Ben okumaya cesaret edememiştim.) Ama işlenmek istenen konu o kadar güzel ki ben bir haftadır okuduğum bütün iğrençliklere değdiğini düşünüyorum.

Yakında geleneksel doğum günü hediyelerim kitaplarımla beraber sizlerle olacağım. Yeniden görüşünceye kadar elinizden kitabınız yanında kahveniz eksik olmasın. Keyifli huzurlu okumalar.

2 Şubat 2016 Salı

Kitap Yorumu: Seçil Çömlekçi / Hayat Zor Ama Ben de Kolay Biri Sayılmam

Musmutlu günler herkese
      Bugün fazla uzatmadan hemen konuya gireceğim. Carpe Diem Türkiye'nin ilk gençlik yayınevi. Bugün sizlerle benimde okul temsilcisi olduğum Carpe Diem kitabın Aralık 2015te çıkardığı Hayat Zor Ama Ben de Kolay Biri Sayılmam'ı paylaşacağım. 

      Hayat Zor Ama Ben de Kolay Biri Sayılmam tam biz gençlere göre biraz deli dolu, biraz ergen, bol eğlenceli, okurken hiç olmadık bir yerde kahkaha atmaya başlatan bir kitap. 


      Baş kahramanımız Yeliz, ''Hayat önüne limon koyduysa sen de sıkıp limonata yap.'' diyerek hayatın zorluklarına pozitif bakış açısıyla yaklaşan bir ergenimiz. Günlük yaşantısını, akraba, altın günü, arkadaş diyaloglarını kısacası birbirinden komik pek çok öyküyü anlatıyor. 

     Edebi romanlardan sıkıldıysanız, biraz nefes almak, zorlu hayat koşullarından sıyrılıp ruhunuzu dinlendirmek istiyorsanız, fazla zamanım yok ama kitap okumak istiyorum diyorsanız, en önemlisi beni hem eğlendirsin, güldürsün hem de konuları üzerinde biraz düşündürsün tarzında bir kitap istiyorsanız Hayat Zor Ama Ben de Kolay Biri Sayılmam tam aradığınız kitap. Bir an önce kitabı elinize alın ve sayfaları arasında kaybolmaya başlayın. Eminim ki sizde çok beğenecek, okurken bir yandan da dinleneceksiniz.

     Elinizden kitabınız yanında kahveniz eksik olmasın.Yeni yazıda görüşünceye dek hoşçakalın. Keyifli huzurlu okumalar.


     

15 Ocak 2016 Cuma

Kitap Yorumu: R.J.Palacio / Mucize

Şimdiden musmutlu haftasonları herkese :)
        Koskoca birinci dönemin bitmesine bir hafta kaldı ve benim sınavlarım bitti. Biraz daha rahatladım. Artık yazılarda daha sık buluşabileceğiz. Sizleri 2015 in sonlarında okuduğum beni inanılmaz etkileyen ama bir türlü sizlerle paylaşma fırsatı bulamadığım Mucize'yle tanıştırmak istiyorum. Pegasus Yayınları'nın Kasım 2015 te çıkardığı kitap tamda İstanbul TÜYAP'a gidememişken çaldı kapımı ve beni içinde bulunduğum hüzünden alıp  çoooooook mutlu etmeye yetti. 

        Kitabımızın baş karakteri August Pullman yüzünde tahmin edebileceğimizden de kötü anormalliklerle doğmuş annesi, babası, ablası ve köpekleri Papatya ile yaşayan bir çocuk. On yaşına kadar evde annesinin verdiği eğitimle bir yerlere kadar gelmiş ancak artık ebeveynleri gerçek bir okula gitmesi gerektiğini düşünüyor ve ona okul arıyorlar. August ise bu konuda tereddütte. Bakalım August'u yeni okulunda neler bekliyor?


''Herkes hayatında bir kez olsun ayakta alkışlanmalı çünkü hepimiz dünyayı dize getirdik!''

          August'un diğer insanlara karşı psikolojik savaşı günümüzde çoğu engelli insanın sosyal hayatta yaşadığı sorunları gün yüzüne çıkarıyor. Ve 330 sayfada olsa kendimizi onun yerine koymamızı, hayata onun ve ailesinin gözünden bakmamızı, empati kurmamızı sağlıyor. Beni en çok etkileyen ise köpekleri Papatya oldu belki köpekleri çok sevmemden belki kitaptaki karakterden etkilenmemden bilemem ama August'a insanlardan daha saygılı davranması beni mest etti.

         Yeni kitaplarda buluşuncaya dek elinizden kitabınız yanında kahveniz eksik olmasın. Huzurlu akşamlar. Keyifli okumalar.